Çekin, Gidin!

  • 4 Ekim 2020
Ender Türkkan
Ender Türkkan
[email protected]

‘Arzuhalci’den Marmaris Life Okurlarına Mektup

Çekin, Gidin!

Değerli Marmaris Life okurları, bu size ilk mektubum.. Aksilik olmaz ise, Marmaris’e, size, bize ilişkin gelişmelerin, görüşlerin yer aldığı mektupların devamını getireceğim..

Aslında bugün Marmaris Belediyesi’ne, Halk A.Ş.  hakkındaki merak edilenleri öğrenmek için dilekçe yazmayı planlıyordum.  “Neyin nesidir bu Halk A.Ş., amacı,  hedefi nedir, kim yönetiyor, kimler çalışıyor, neler yaptı, neler yapacak?” diye başlayıp, sormaya devam edecektim: 19 Mayıs Meydanı’nda gerçekleşen ‘Yöresel Ürün Günleri’ni söz konusu şirketin düzenlediği söylendi, bu doğru mu? Doğruysa, kamu alanı olan Meydan şirkete mi tahsis edildi? Ayrıca şirket, alanı üçüncü kişilere kiraya verdi mi? Öyle ise, bu uygulamalar yasal mıdır? Çubucak Orman Kampı dışında 31 Ekim’e kadar tüm Marmaris’te mangal, semaver ve ateş yakmak yasakken, nasıl oldu da ilçenin göbeğinde iki haftayı aşkın süre mangal yakıldı? Sonra, herkesin gözü önünde olmasına rağmen kamuoyuna hiçbir bilgi verilmeden oluşturulan lunapark hakkında da sorular sıralayacaktım dilekçemde.. Uzun uzun yazıp, halk arasında Halk A.Ş. ile aynı cümle içinde kullanılan Belediye’ye ait diğer gayrimenkuller hakkında da bilgi isteyecek, her ayrıntıyı soracaktım.. -Sormuş kadar da oldum galiba-

Sonra düşündüm, ‘önce okurlarımız’ deyip mektup kararına vardım..  Biliyorum, en başından bu yana başlığı merak ediyorsunuz.. Yok, yok, kimseye “Çekin Gidin” dediğim yok.. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’ün, Marmaris’e son gelişinde sergilediği ve bölgemizdeki yerel yöneticilerin, kurum temsilcilerinin, bizlere yani basın mensuplarına bakış açısının geldiği noktayı özetleyen tavırdan çıkardığım bir başlık ‘’Çekin, gidin”…

Geçtiğimiz Temmuz ayının ortalarıydı, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, Marmaris Belediye Başkanını Mehmet Oktay’ı ziyaret edeceği ve ziyarete ‘değerli’ basın mensuplarının katılımının da beklendiği ifade edilen davet gönderildi. Marmaris Belediyesi’nden gelen bu çağrı bana, “Hangi, dağda kurt öldü?” dedirtti. Çünkü, Belediye, o güne dek, 2020 içerisinde iki kez kahvaltıya, bir kez de yemeğe davet ettiği bizleri ikinci defa ‘haber’ için çağırıyordu.  Ayrıca, Dr. Osman Gürün, 2014 yerel seçimleri öncesi ilk ve son kez Marmaris’te Marmaris medyasının karşısına çıkmıştı. Hatta 2019 seçiminden sonra Muğla’da düzenlenen basın toplantısında tam ben Marmaris adına sorularımı iletecektim ki, Osman Gürün programını gerekçe gösterip, ayrılmak zorunda olduğunu söylemişti.. Ben de Marmaris’teki son basın buluşmasının üzerinden  5 yıl geçtiğini hatırlatıp, ‘ilçemize gelip, sorularımızı yanıtlamak borcunuz olsun’ anlamında sözler sarf ettim. Söz verdi, “Geleceğim, Mehmet Başkanımla birlikte sorularınızı yanıtlayacağız” demişti. Acaba, o gün gelmiş miydi?

 

Neyse, davam edelim.. Ben dahil sadece üç medya çalışanı davete icabet etmişti.  CHP Muğla İl Başkanı Adem Zeybekoğlu’nun eşlik ettiği Osman Gürün, Mehmet Oktay ve kurmayları ile CHP İlçe Başkanı Zekican Balcı tarafından Belediye binasının önünde, yani kapıda karşılandı.

Başkan Gürün ve beraberindekiler, girişten, Mehmet Oktay’ın en üst kattaki makamına kadar giderken, tüm birimlere ve odalara uğradı, personele ‘iyi çalışmalar’ diledi. Bu arada Marmaris yerel medyasının 3  temsilcisinin yanı sıra Büyükşehir’in 3, Marmaris Belediyesi’nin ise 2 basın birimi çalışanı fotoğraf ve görüntü çekmek için uğraş veriyordu. Elinde fotoğraf makinesi veya kamera bulunan 8 kişiden, medya temsilcileri olmayanlar çok daha hevesliydi. En iyi görüntüyü yakalamak için, mesafe kurallarını tanımadan, kamuoyuna haber vermekle yükümlü olan ‘değerli’ basın mensuplarını da zaman zaman perdeleyerek cansiperane mücadele veriyorlardı.. Mücadeleye fazla dayanamadım, sahayı erken terk ettim, yukarı çıkıp, makam odasının olduğu katta beklemeye başladım..

Geldiler, önce protokol ardından biz ve rakibimiz 5’li, Oktay’ın makamına girdik.. Osman Gürün, yerini aldı, oturdu, bizlere dönüp poz verdi, maskesini çıkardıktan sonra da “Bir de böyle çekin sonra müsaadenizi isteyelim” dedi.  Önce buluşmaya yönelik varsayımlarım, sonra tansiyonum düştü.. Büyükşehir Belediyesi basın birimi çalışanı, “Buyurun” diyerek, bize yani ilçe halkının temsilcisi üç basın emekçisine, belki de kendisinin ilk kez girdiği Marmaris Belediyesi Başkanlık makamının kapısını gösterdi. Beynimde saniyeler süren bir fırtına koptu.. İşte ‘Çekin, Gidin’ başlığı o anda aklıma geldi.. Öyle ya, ‘haber’ diye icabet ettiğimiz davette bize özetle “Fotoğrafınızı, görüntünüzü çekin, gidin” denmişti. Fırtınaya rağmen sakin olmalıydım, bu başlığı kullanmamalıydım, zaten bana ve çalıştığım yerel basın kuruluşuna yöneticiler ön yargıyla bakıyordu.. Bir soru uydurdum, Osman Gürün’den yanıt geldi, arkasından bir başka arkadaşımızın sorusu da yanıtsız kalmadı da “Çekin, Gidin” başlığı o an için çöpe gitti. Büroya geldim, iki Başkan’ın buluşması hakkında bir şeyler karalayıp ‘rutin’ bir haber yazdım. Aradan birkaç saat geçti, belediye bülteni geldi.  Meğer sadece bize ‘Çekin, gidin’ denmiş malum 5’li, malum ikili ve beraberindekileri takip etmiş, üstüne de bir bülten yazılmış. O bülten, basın kuruluşlarına dolayısıyla vatandaşa ‘haber’ diye sunulmuş. Tansiyonum bir kez daha düştü, çöpe attığım “Çekin, gidin” geri döndü, aklımın bir köşesine kazındı. Üstelik ağrı veriyordu. Sayenizde o ağrıdan bugün kurtuluyorum..

 

Evet sevgili okurlar, sizlerin yerel medyada, internet sitelerinde, yaygın yayın organlarında ‘haber’ diye okuduğunuz birçok yazı aslında haber değil kurumların kendi bünyesinde hazırladığı basın bültenleri.. Ben, bu duruma epeydir tepkiliyim ve sık sık tepkimi dile getiriyorum. Çünkü yapılan önce kamuoyuna saygısızlık, basın emekçilerine haksızlık. Kurumların, ne kadar özveriyle çalıştığını ve ne kadar güzel işlere imza attıklarını vurgulayan basın bültenleri, gazetecilerin -ilk kez ‘gazeteci’ yazdığımın altını çizmek isterim- ve halkın objektif haber alma özgürlüğünün önünde çok büyük bir engel haline geldi.  Haklı olarak “O halde basın kuruluşları kendi haberini kendisi  yapsın. Ne var bunda büyütecek” diye düşünebilirsiniz.. Yok işte olmuyor.. Artık, medya kuruluşları eskisi gibi haberciye ihtiyaç duymuyor.. Niye duysun ki, belediyeler, odalar, birlikler, siyasiler, siyasi partiler, hatta dernekler bile kendilerini ‘basın bülteni’ furyasına kaptırmış gidiyor.. Hallerinden memnunlar, ne yazsalar noktasına virgülüne dokunulmadan yayınlanıyor. Yerel medyanın da işine geliyor, gazete sayfalarını, program sürelerini daha az zahmetli ve maliyetli yoldan dolduruyorlar. Şimdi size bir soru; Marmaris yerel medyasının tamamında,  işi sadece ama sadece haber üretmek olan toplam kaç çalışan var? Yanıtı sizi şaşırtacak, bazı medya temsilcilerini ise kızdıracak. Sıkı durun yanıtı veriyorum 1… Evet rakamla da 1, yazıyla da bir…  – O biri ben değilim- Her haberin yanında, üstünde, altında gördüğünüz isimlere inanmayın.. Basın bültenine bile imza atan var.. Sadece yerel medya mı, eskilerde ‘gazeteciliğin okulu’ diye adlandırılan Milliyet gazetesinin Ege ilavesine göz gezdirdim. İnanamadım, bir tane imzalı haber yoktu.. ‘Haber’lerin 3’te ikisi basın bülteni, geri kalanları da ajans kaynaklıydı. Basın bültenleri olması gerektiği gibi sadece bilgilendirme amaçlı olsa, medya organları daha çok haber emekçisi çalıştırmak zorunda kalacak, okur da daha çok haber gibi haber okuyacaktır.

Sevgili okurlar, madem dertlerimizi sizlerle paylaşmaya başladım, devam edeyim istiyorum… Biz bize sunulanı, servis edileni değil, elimizden geldiğince, olaylara ve gelişmelere, ön yargısız ve kamuoyunun gözüyle bakmaya çalışıyoruz. Ancak, yöneticileri çok başarılı, her şeyi güllük gülistanlık göstermeyi meslek edinmiş basın bülteni lobisi anlayışındaki güçten yana olanların haksız ithamlarına maruz kalıyoruz. Size iki örnek vereyim..

 

Sadece benim bildiğim son 20 yıldır içler acısı halde bulunan Marmaris Şehir Stadı nihayet yenilendi.. Siyasiler, hemen işin üstüne atladı, “Biz yaptırdık, sayemizde oldu” dedi, stadı öve öve bitiremedi.  “Bunca yıl neredeydiniz? Devlet yaptırmadı mı?” diye de sorulmadan -burada kendime de kızıyorum, nasıl sormam- ağaların, paşaların beyanatları yerel medyada geniş yer buldu. Gel gelelim, bazı vatandaşlar, basının yapmadığını, yapamadığını yaptı, sosyal medyadan “Buranın Valisi, Kaymakamı yok mu? Devletin, halkın parasıyla hayata geçirdiği bir yatırımı niye siyasiler sahipleniyor, tanıtıyor?” diye sordu.

Marmarisspor tutkunları ise aynı mecrada başka bir konuya dikkat çekti.. Marmaris’te sporun renginin 1931’den bu yana siyah-beyaz olduğunu belirtip, stat tribünlerindeki koltukların da kırmızı-beyaz değil, gönül verdikleri renklerde olmasını istedi. 19 yıl futbol oynayan, mesleğe ilk adımımı spor muhabiri olarak atan biri olarak bu düşünceye hak verdim, destekleyici yazı yazdım. Övgü de eleştiri de aldım. “Böylesi bir dönemde büyütülecek, üzerine yazı yazılacak bir konu mu?” deyip, eleştirenlere saygı duydum. Ama bir grup var ki,  renklerden yola çok ama çok ağır bir itham da bulundu, beni “vatan haini” diye suçladı.  Sokağa çıkıyorum, aralarında kurum, siyasi parti, spor kulübü temsilcilerinin de olduğu çok sayıda insan konudan bahsediyor ama açıklama yapmıyordu.

Sadece sayfalarındaki  paylaşımlardan anlaşıldığı kadar, Marmaris Belediyespor’u destekledikleri anlaşılan bir taraftar grubu ise söz konusu yazımın son bölümündeki bir paragrafı alıp, adıma yer vermeden sosyal medyada paylaştı. Paylaşımı yapanlar ‘kahraman’ ilan edildi, ben, “vatan haini” hakaretini duymakla yetindim.

 

İkinci ve son örnek ise ‘maske’ meselesi.. Haberlerimizi takip edenler salgın konusunda alınan tedbirlere karşı çok hassas olduğumuzu fark etmiştir. Maske ve mesafe kuralına uymayan ünlüleri, vatandaşları, yabancı turistleri haber yaptık. Kimseden tepki almadık, hatta beğeni topladık. Ta ki, ‘yoğun denetim’ sırasında Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay’ın  yanlış maske kullanımını ve Belediye Başkan Yardımcısının ise sık sık maskesiz görülmesini haberleştirene kadar.. Haberi yapmak yada yapmamak konusunda çok düşündüm. Madem vatandaşı, ünlüleri turistleri görmezden gelmedim, yöneticilerin ayrıcalığı da olmamalıydı.. Üstelik durumu belgeleyen görüntü ve fotoğraflar da Marmaris Belediyesi tarafından çekilmişti. Yazdım, Marmaris Life’ın internet sitesine yükledim, yayınlamadan önce Murat Ersan’ı aradım. Çünkü elde video vardı ve bende görüntüyü, kurgulayıp, montajlayacak program yok. Ayrıca, youtube sayfamıza ardından sitemize videoyu aktarmayı bilmiyorum.  Yani işin bundan sonrası Murat Ersan’a kaldı. Ve sonuçta haber yayına girdi. Birkaç dakika geçmeden soğuk bir fırtına koptu, yüzüme yüzme esiyordu. Sahte sosyal medya hesaplarından hakaret ve tehdit dolu sözler yağıyordu mesaj kutularıma.. “Kötü söz sahibine aittir, havlayan köpek ısırmaz” deyip bunlara aldırmadım. Ama iki davranış kanıma dokundu, aralarında basın mensuplarının da bulunduğu bazıları beni art niyetlilikle suçladı. Ömrüm boyu, sevmesem de hiçbir kişi yada  kuruluşa karşı art niyetli olmadım, kimse ama hiç kimsenin kötülüğünü istemedim.. Çok ama ağır geldi bu niyet okuma bana.. Ardından son 16 senede hiçbir karşılık beklemeden, fotoğraflarımı, haberlerimi, bilgilerimi Marmaris Belediyesi’ne aktardığım elektronik posta adresinin şokunu yaşadım. Belediye beni listeden çıkarmıştı. Ne diyeyim onların tasarrufu, kendilerinin hazırladıkları bülteni kullanmayan, okuyan, yazan, “çekip, gitmeyen” basın mensubu istemiyor olabilirler.

Bu arada sağ olsun, çok sayıda kişi de haberden ötürü kutladı. Bir de çok değişik bir tepki aldım. Değerli büyüğüm emekli bir öğretmen, “İyi olmuş güzel olmuş haber ama işin içinde Murat Ersan var ya o soru işareti” dedi. O’na “Murat Ersan olmasaydı, Marmaris’te bu haberi yayınlayacak zemin de olmazdı” diye yanıt verdim..

 

Evet sevgili okurlar, yıllar sonra Marmaris’te, hangi kurumun temsilcisi, hangi siyasi partinin mensubu olursa olsun, yöneticilere halk adına hesap sorulabilecek, eleştiride bulunabilecek, muhalefet edilebilecek bir zemin var.. Evet şu anda o zemindesiniz.. “Şunun yada bunun çıkarına dokunur, o yüzden gazeteciler yazmaz” demeyin.. Hani, filmlerde, vatandaş çaresizdir, sorunlarını halledecek biri gereklidir ama “Nereden bulacağız o kişiyi” dediklerinde kapı açılır ve içeriye Kemal Sunal girer ya, işte öyle bir şey.. Siz de kapınızı açık tutun, bakmışsınız tam ihtiyacınız olduğu anda bizimle karşılaşabilirsiniz..

Bu içeriği paylaşın
Video Haber Aboneliği için
Youtube: Marmaris Life Youtube Kanalı
Instagram: @marmarislifedergisi
Facebook: marmarislife
Twitter: @lifeofmarmaris

1 comment on “Çekin, Gidin!

  1. Kaleminize sağlık. Ne güzel de özetlemişsiniz bir çok konuyu aynı başlık altında. Diğer yerel yönetimler hakıında fikrim yok ama ne yazıkkı ilçemizde beklenen şeffaflık henüz oluşmadı gibi ..

Bir yanıt yazın

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır.
Kabul Et
Geri Çevir